Kanser, önlenebilir, erken tanı ile tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen her yıl binlerce kişi farkında olmadığı için ölüyor ya da ölümün pençesine düşüyor. Bilgi eksikliği, korku, ihmal gibi nedenlerle tanı geciktiğinde tedavisi de zorlaşıyor. 2040 yılında 29.9 milyon yeni kanser vakasının ortaya çıkacağı ve 15.3 milyon kişinin ise bu hastalık nedeniyle hayatını kaybedeceği Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından öngörüldü. Bu kapsamda ülkemizde de yaşanan kanser ölümlerinin önüne geçmek ve erken tanı için farkındalık yaratmak amacı ile 1953 yılından buyana Türkiyede her yıl 7 Nisan Ulusal Kanser Haftası olarak çeşitli farkındalık etkinlikleri ile kutlanıyor.
Farkındalığa destek vermek ve vatandaşları kanser hakkında bilinçlendirmek amacı ile Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lokman Koral bir açıklama yaparak kanser hakkında bilgiler verdi. Doç. Dr. Lokman Koral "Kanser, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en önemli halk sağlığı problemlerinden biridir. Gerek dünyada gerekse ülkemizde kanser, ölüm nedenleri içerisinde ikinci sırada yer almaktadır. 2018 yılında 18 milyon kişinin kansere yakalandığı tahmin edilirken, Dünya kanser istatistiklerine göre; 75 yaşa kadar her 5 kişiden 1’inde kanser gelişme riski, her 10 kişiden 1’inde ise kanser nedeniyle hayatını kaybetme riski mevcuttur. Dünya kanser istatistikleri ile ilişkili verilerin yayınlandığı GLOBOCAN veri tabanı yıllara göre, 2022’de yıllık, 20 milyon yeni vaka ve 9,7 milyon kansere bağlı ölüm saptanmıştır. Dünyada nüfusun yaşlanması ile birlikte 2040 yılında 29.9 milyon yeni kanser vakasının ortaya çıkacağı ve 15.3 milyon kişinin ise bu hastalık nedeniyle hayatını kaybedeceği Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından öngörülmektedir” dedi.
"Kanserlerin günümüzde %30-%50 oranında önlenebileceği bilinmektedir"
Ülkemizin kanser ile mücadelesine de değinen Doç. Dr. Lokman Koral, “Ülkemizde ise kanser, yıllardır en sık izlenen ikinci ölüm sebebidir. Yaklaşık her 6 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşmektedir. Kanser gelişiminde, %90 çevresel, %10 oranında ise genetik faktörler etkilidir. Çevresel faktörler arasında yer alan; tütün kullanımı, alkol tüketimi, fazla kilolu ve/veya obez olma ve enfeksiyonlara maruziyet gibi risklerin engellenmesi yolu ile gelişmekte olan kanserlerin günümüzde %30-%50 oranında önlenebileceği bilinmektedir. Özellikle toplumun kanserin erken teşhis edilebilmesi için kanser tarama programları açısından bilgilendirilmesi ve ilgili yaş gruplarının kanser taramalarına yönlendirilmesi önem arz etmektedir. Kanser erken teşhis merkezleri (KETEM) hemen her ilde mevcut olup doğrudan ilgili merkezlere müracat edilebileceği gibi aile hekimlerine de yönlendirme veya iletişim için başvurulabilir. Ülkemizde yapılan kanser tarama programları şunlardır: Meme kanseri : Meme kanserinde ideal yöntem iki yılda bir uygulanacak mamografi ile taramadır. Hedef sağlıklı kişiler ve tarama sıklığı : Kadınlarda 40 yaşında başlayacak ve 69 yaşında bitecek olan toplum tabanlı taramadır (40 ve 69 yaşlar dahil edilecektir). Tarama 2 yılda bir tekrarlanmalıdır. Rahim ağzı kanseri (serviks) : Ülkemiz için halen uygulanmakta olan yöntem, 30-65 yaş arasındaki kadınlarda beş yılda bir uygulanacak HPV ve Pap-smear testi ile taramadır. Kalın barsak kanseri : İki yılda bir uygulanacak Gaitada Gizli Kan Testi (GGK) ve 10 yılda bir yapılacak kolonoskopi yöntemleri ile yapılacak olan taramadır" dedi.
Haber Merkezi